MoMA’da Kişisel NFT Sergisi Açılan İlk Türk Sanatçı: Refik Anadol

Museum of Modern Art (MoMA), dünya çapında popülaritesi yükselen Refik Anadol’un veri manzaralarıyla parlayacak.

Geçen yıl, Refik Anadol, müzenin halka açık arşivinden 138.000’den fazla resim ve metin materyalini bir makine öğrenimi modeline bağlayarak, “makine halüsinasyonları” adını verdiği, bunları NFT’ler yani değiştirilemez tokenler olarak satan yüzlerce renkli soyutlama yarattı. 37 yaşındaki Refik Anadol ile MoMA küratörleri Michelle Kuo ve Paola Antonelli arasında sessiz bir ortaklığın başlangıcı olan bu çalışma, her iki taraf içinde ilerleyen dönemdeki ortaklıkların ipucuydu. Blockchain tabanlı sanat eserlerinden bazıları binlerce dolara satıldı, en seçkin olanı 200.000 dolara satıldı. Müzenin tüm birincil satışların yaklaşık yüzde 17’sini ve tüm ikincil satışların yüzde 5’ini kazanacağına dair bir anlaşma mevcuttu. Pandemi dolayısıyla ziyaretçi sayılarında ciddi düşüş yaşayan MOMA için mantıklı bir anlaşma olarak görülüyor.

Küratörler, Anadol’u Gund Lobby’de 19 Kasım’da başlayacak ve 5 Mart’a kadar sürecek olan yeni veriye dayalı kurulum için “Refik Anadol: Denetimsiz” için MoMA arşivlerinde daha derine inmeye davet etti.

Sanatçının makine öğrenimi programı, müze koleksiyonlarından gelen bilgileri, hareket ve iklim de dahil olmak üzere binanın içindeki ve dışındaki ortamdan alınan gerçek zamanlı verilerle birleştirerek sürekli olarak yeni görüntüler geliştirecek.

Kuo, “Refik Anadol, normalde rasyonel sistemlerle ilişkilendirdiğimiz verileri gerçeküstücülük ve mantıksızlık alanına büküyor” dedi. “MoMA’nın veri setini yorumlaması, esasen modern sanat tarihinin bir dönüşümüdür.” olarak yorumladı.

Kaynak: https://www.nytimes.com/2022/10/31/arts/design/nfts-moma-refik-anadol-digital.html

NFT’nin Gelişimi ve Vergilendirilmesi Üzerine Genel Değerlendirme

Abdülcelil Gazioğlu ve Ahmet Özen tarafından kaleme alınan “NFT’nin Gelişimi ve Vergilendirilmesi Üzerine Genel Değerlendirme” makaleyi inceleyebilirsiniz.

Özet: Her geçen gün hayatın içinde daha fazla yer almaya başlayan dijital teknolojiler bugünün dünyasında köklü değişiklikler yapmaya devam etmektedir. Kripto paralar gibi NFT’ler de bu yeni dünyanın hızla kabul gören önemli faktörlerinden biri olmuştur. 2017 yılında üretilmeye başlanan ve 2021 yılında popülerleşerek çok kısa sürede milyarca dolarlık işlem hacmine ve yüz milyonlarca üretici ve kullanıcıya ulaşan NFT dünyası uzmanların da dikkatini çekmeye başlamıştır. Bu çalışmada NFT’nin tanımı yapılarak diğer tokenlerden ayrıldığı karakteristik özellikleri anlatılmıştır. 2021 yılında göstermiş olduğu olağanüstü işlem hacmi ve tanınırılığındaki artış ele alındıktan sonra NFT üretimi ve alım-satım işlemlerinin arkasındaki teknolojik altyapı açıklanmıştır. NFT’lerin gelişimi anlatıldıktan sonra ise bu yeni dijital teknolojinin tanımlanması, vergilendirilmesi ve kontrol edilmesi amacıyla yapılan yasal düzenlemelerden bahsedilmiştir. NFT teknolojinin gelecekte aktif olarak kullanılması öngörülen Metaverse ortamı kapsamında bir öngörü ortaya koyulmuştur.

İkinci milenyumdan itibaren geçen 22 yıllık dönemde daha önceden hiç bilinmeyen birçok yeni uygulama yaşamımızı etkisi altına almıştır. Gerek sosyal gerekse iktisadi açıdan birçok yenilik artık yaşamımızın vazgeçilmez parçası haline gelmiştir. Örneğin metaverse, kripto para ve nihayet NFT’ler yazılı ve görsel basında sıkça yer bulmaktadır. Elbette bu durum kamu otoriteleri tarafından da dikkatle takip edilmeye ve konu hukuki açıdan ele alınmaya başlanmıştır. Bu süreçte mevcut kamu mevzuatı ile ortaya çıkan gelişmeler kontrol edilmeye çalışılmış ve yetersizlikler durumunda kısmi düzenlemelere gidilmeye başlanmıştır. Ancak karar alıcıların dijital çağdaki gelişmelere uzman gözüyle hakim olabildiklerini söylemek çok da yerinde değildir. Hatta dijital çağın kazanımlarından biri olan NFT’lerin devletler açısından henüz yeterince kavranabildiğini söylemek de mümkün değildir. Buna karşın nerede olursa olsun bir faaliyetten eğer bir kazanç elde ediliyorsa devlet otoritesinin bu alanda meşru egemenlik gücünü göstermesi makul bir gerekçe oluşturmaktadır. Devletlerin NFT’leri vergilendirmeye çabalarına girmesi iki nedenden ötürü zaruridir. Bunlardan biri buradan elde edilen kazanç ve iratlardan vergi alabilmek; ikincisi ise bu alanları kontrol ederek devlet otoritesini hissettirebilmektir. İşte bu doğrultuda öncül uygulama ABD’de başlamıştır. Ülkede 2021 yılı sonu itibariyle bir dizi yasal düzenlemeye gidilerek NFT’lerden elde edilebilecek muhtemel gelirlerin mevcut vergi anlayışına uygun şekilde hangi gelir unsurlarına girebilecekleri ve nasıl vergi alınabileceği yönünde düzenlemeye gidilmiştir. ABD’de NFT’lere yönelik getirilmiş olan yasal düzenleme diğer ülkeler açısından öncül nitelik taşısa da geleneksel vergi mevzuatı bağlamında getirilen düzenlemeler ile bu alan vergilendirilmeye çalışılmaktadır. Yani NFT’lerin alım-satımı üzerinden elde edilecek gelirlerin belirli bir sınırın üzerinde kalması halinde IRS’e bildirilmesi ve bu gelirlerin değer artışı ya da serbest meslek kazancı olarak vergilendirilebilmesi mümkün olabilmektedir. Ancak uygulamada asıl çözülmesi gereken hususlardan biri NFT alım ve satımı yapan kişilerin vergi denetim elemanları ile nasıl denetlenebilecekleri, gerçekte elde ettikleri kazançların ne kadar olduğu ve NFT’lerin ne tür gelirlere konu olabileceklerinin yeterince anlaşılabilir olup olmadığıdır. Yani NFT ve yeni dijital araçlar çok yeni bir konu olup sürekli artan hacimleri ve farklılaşabilen ticari işlemleri bulunduğu dikkate alındığında, mutlaka bu alanlarda istihdam edilecek kişilerin dijital dünyayı bilen ve takip edebilecek niteliklere sahip kişiler olması gerekmektedir. Belki de bundan sonra vergi denetim elemanlarının hem çok iyi bilgisayar yazılımcıları olmaları hem de vergi mevzuatını bu alanlara adapte edebilecek kişilerden oluşması sağlanmalıdır. Bunun için üniversitelerde ilgili bölümler arasında ortak eğitim programları oluşturulmalıdır. Muhtemeldir ki bu eğitimleri alan ve gerekli mesleki sınavları kazanarak vergi denetim elemanı niteliği kazanan bu tür uzmanlardan alınacak geri bildirimler ile dijital alanların etkin şekilde nasıl vergilendirilebileceği daha iyi anlaşılabilir. IRS’in uygulamaya başladığı bu tür düzenlemeler bir yerden başlamamız gerektiği konusunda bizleri uyardığı ve bu yönde farkındalık oluşturduğu için son derece kıymetlidir. Elbette bu tür çabalar devletlerin dijital dünyada varlıklarını koruyabilmeleri ve otoritelerini hissettirebilmeleri açısından da gereklidir. Sonuç olarak gerek devletin egemenlik gücünün simgelerinden biri olan vergilendirilme yetkisinin devamlılığı gerekse NFT’lerden elde edilen gelirlerin etkin şekilde vergilendirilebilmesi açısından her devlet kendi yasal mevzuatlarını özellikle de bu dijital alana hakim uzmanların görüşlerine başvurarak düzenlemeli ve dijital ekonomiye yönelik özel bir vergi mevzuatı oluşturmalıdır. Dijitalleşmenin her geçen gün hayatımızda daha fazla yer alması ve özellikle metaverse ile sanala evrenlerin oluşturulmaya başlanması geleceğin nasıl olacağı hakkında çok önemli ipucu vermektedir. Merkeziyetsizliğin temelini atan blokzinciri teknoljisinin en yeni ürünü olan NFTleri anlamak ve ekonomik etkilerini ölçerek önlemler almak günümüzün önemli maddelerinden biri yarının mecburiyeti olacaktır. Metaverse ekosisteminin önemli aktörlerinden biri olacak NFTlere yönelik yapılan mevzuat hazırlıkları ve vergilendirme çalışmaları insanlığı sanal dünyaya taşıyacak metaverse ekosistemine hazırlanmanın ön adımlarından biri olacaktır.

Kaynak: https://dergipark.org.tr/tr/pub/izsbd/issue/68873/1107237

NFT Müzik Endüstrisini Tamamen Dönüştürebilir

Son zamanlarda sanat dünyasının ilgisini çeken NFT teknolojisinin popülerliğinin artmasıyla çekiciliği de artıyor. Bir NFT, dijital bir hazine, bir durum sembolü ve görünür bir değer öğesidir. Bütün sanat dünyası da bu dönüşümden etkilenecek gibi görünüyor.

Müzik yapımında analogdan dijitale geçiş, müzik endüstrisini önemli ölçüde değiştirdi. Müzik üretiminin dijitalleşmesi müzik yapımına erişimini kolaylaştırırken, pazardaki rekabeti de bu ölçüde artırdı. Her gün binlerce şarkı yayınlandığı bu rekabetçi ortamda hayatta kalmak bir o kadar zor hale geldi. Korsan ve yasadışı içerik kullanımı nedeniyle sebebiyle sektör gelirleri de hakettiği karşılığı alamıyor. Dijital hizmetlerin ortaya çıkışından on yıllar önce, 20. yüzyılın başlarına kadar uzanan sistem üzerine inşa edilen iş modelleri de sistemi daha içinden çıkılamaz hale getiriyor.
Ancak bir dizi blockchain mucidi, yoluna çıkan verimsiz aracıları alt edebilecek ve müzisyenlerin izleyicilerle kolayca ve doğrudan işlem yapmasını sağlayabilecek yeni çözümler üretiyor.

Üç temel problem ve çözüm önerileri:

1. Lisanslama ve hak yönetimi

Dijital haklar ifadesi, müzik endüstrisinin şu anda uğraştığı en büyük sorunlardan biridir. Hangi sanatçıların, söz yazarlarının, yapımcıların, yayıncıların ve plak şirketlerinin şarkıların ve kayıtların haklarına sahip olduğunu ve telif ücretlerinin bunlar arasında nasıl bölünmesi gerektiğini açıkça tanımlamak son derece zordur.
Blockchain teknolojisinin değişim getirmesini bekleyebileceğimiz ilk yer burası. Defter, blok zincirine kaydedilen her yeni şarkının dijital içeriğini temsil eden kriptografik bir hash; şarkı sözleri, müzik kompozisyonu, satır notları, kapak resmi, lisanslama ve diğer ilgili bilgileri depolar.
Değiştirilemez dağıtılmış defterler olduklarından, blok zincirleri, içerik oluşturucuların büyük yapım şirketlerine ihtiyaç duymadan kendi eserlerinin sahipliğini kaydetmelerini sağlayacaktır.Bu konsept, çeşitli girişimler ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar tarafından test ediliyor ve araştırılıyor. Sanatçıların kimliklerini, müziklerini ve lisanslarını kendi şartlarına göre yönetmelerini sağlayan Ethereum blok zincirine dayanan UjoMusic bu sistemi kullanan girişimlerden biridir. Blok zincirinin şeffaflığını akıllı sözleşmelerin yeniliği ile birleştiren sistem, tüketicilerin müziği çeşitli amaçlar için lisanslamasına da olanak tanıyor.
Kendisi de bir teknoloji uzmanı olan Heap, sanatçılara şarkılarının ve ilgili verilerin hayranlar ve diğer müzisyenler arasında nasıl dolaştığı konusunda daha fazla kontrol sağlayan ticari bir müzik şirketi olan kendi blockchain tabanlı girişimi olan Mycelia‘ya öncülük ediyor.

2. Aracıları kaldırmak

Blockchain tabanlı hizmetlerin çözebileceği bir diğer sorun, içerik oluşturucuların işlerinin karşılığını nasıl aldıklarıdır.
Şu anda, bir dizi yayıncı, plak şirketi, ajans, yayın hizmetleri vb. 6 ila 18 aylık bir gecikmeden sonra kalan miktarları sanatçılara aktarmadan önce bir de gelir vergisi kesintisi alıyorlar.
“Dijital bir dünyada, telif ücretlerinin yavaş, verimsiz ve şeffaf olmayan topluluklara ve yayın yöneticileri yerine doğrudan size gelmesi mümkün değil mi?” Blokchain tabanlı sistemler, sanatçılar ve tüketiciler arasında doğrudan bir ilişki kurarak, içeriklerine anında ödeme yapılmasını ve küçük bir kesir yerine neredeyse tam ödeme almalarını sağlar.
Kullanıcılar blok zincirine talepte bulunur ve akıllı sözleşmeler, fonları şarkının hak sahiplerinin kripto cüzdanlarına yönlendirirken istenen şarkıya anında erişim sağlayabilir.
Aracıları kaldırmanın yanı sıra, blok zincirinin ve akıllı sözleşmelerin şeffaflığı, sanatçıların müziklerinin uygun şekilde lisanslandığından emin olmalarını ve tüketicilerin defterde lisanslarının sahipliğini kanıtlamalarını sağlar.
Peki bundan sonra plak şirketlerine ne olacak? Heap, değişimi benimsemeleri ve benimsemeleri halinde bu modelden yine de yararlanabileceklerine inanıyor. Fortune’da yayınlanan bir yazıda, “Tüm yeni teknolojilerde olduğu gibi, blokzinciri bir değişim yaratıyor ve yeni fırsatlar yaratıyor” dedi. “Kürasyona ve pazarlamaya her zamankinden daha büyük bir ihtiyaç var. Plak şirketleri, müzikseverlerin yüz milyonlarca saatlik müziği gözden geçirmesine daha iyi yardımcı olabilir ve yayıncılar ve mevcut koleksiyon topluluklarıyla birlikte verilerin takibini gerçek zamanlı olarak yapabilir.

3. Korsanlık sorunları

Müzisyenler için çözmesi gereken son bir problem ise korsanlıktır. Audio Network Ürün Müdürü Matthew Hawn‘ın dediği gibi, “Tüketiciler müziğin ücretsiz olduğunu varsayıyor. Örneğin Spotify kullanıcılarının çoğu, hizmetin “ücretsiz” üyelik tipinden faydalanıyor. Erişim için aylık ödeme yapan küçük ama büyümekte olan bir grup.
Benji Rogers, blockchain tabanlı bir müzik veritabanı ve sorunu muhtemelen çözebilecek bir codec bileşeni için kapsamlı bir tasarım sundu.
Rogers, içerik oynatmak için bir blok zincirine bağlı bir codec ve oynatıcı olan .bc veya “dotblockchain” fikrini ortaya attı. Çalınan bir şarkının her örneği blok zincirinde benzersiz bir kayıt oluşturulur ve codec’ten kaldırılan veya “kopyalanan” herhangi bir içerik oynatıcı tarafından okunamaz.
Blockchain tabanlı bir eşler arası dosya paylaşım platformu olan BitTunes’un başka bir ilginç yaklaşımı var. Kullanıcıları, hem içerik oluşturucuların hem de dağıtıcıların ücretlendirildiği bir blok zinciri platformu aracılığıyla müzik yayınlamaya ve dağıtmaya teşvik etmek için teşvikler ve ödüller kullanır.
Müzik endüstrisinde blockchain uygulamasının bir başka lideri olan PeerTracks, sanatçıların hayran kitlelerini geliştirme ve hayranlarıyla ilişki kurma şeklini değiştirebilecek bir iş modeli sunuyor. PeerTracks, sanatçıların gelirlerinin yüzde 95’ini elde ettiği bir indirme ve yayın platformudur. Bir sanatçının kariyeri ile ilgili sözleşmeler ve diğer hassas bilgiler bir blok zincirinde saklanabilir. Giderek daha fazla sayıda sanatçı büyük müzik şirketlerine olan güvensizlikten bağımsız olarak bağımsız olmayı seçtikçe, şeffaflık son yıllarda önemli bir kelime haline geldi.
PeerTracks, sanatçıların profillerine bağlı bir tür ICO simgesi olan “Notes” kavramını da tanıtıyor. Notes hayranlara şarkılar, albümler veya telif hakkı vermezken, bunlar satın alınabilir, satılabilir ve takas edilebilir ve sanatçının içeriği blok zincirinden indirilirken veya yayınlanırken değerleri artar. Sanatçılar ayrıca onları en büyük hayranlarını belirlemek ve onlara ücretsiz konser biletleri gibi ödüller sunmak için kullanabilir.
Notlar, sanatçılara kendini gösterme ve hayranlarını platforma sadık kalmaya ikna etmeleri için bir araç sağlar. Ayrıca, yükselen yıldızların Notes değerlerine göre keşfedilebileceği gerekçeli bir tahmin pazarı yaratır.

Uygulama zorlukları

Blockchain tabanlı müzik platformlarının nasıl performans göstereceğini söylemek için henüz çok erken, çünkü büyük oyuncuların çoğu hala ciddi bir şekilde lansmanını yapmadılar. Bununla birlikte, blockchain müzik çözümlerinin, eski lisans ve sahiplik bilgilerinin bu yeni platformlara aktarılması da dahil olmak üzere birçok zorluğun üstesinden gelmesi gerekecektir.
Audio Network’ten Hawn, “Büyük ve küçük plak şirketleri, genellikle imzaladıkları sanatçılar için uygun kayıtları tutmakta başarısız oldu” diyor. “Sözleşmeler her zaman aşırı derecede karmaşık olmuştur. Çok az standart vardı ve bunlar genellikle etiketler tarafından ihlal edildi ve veri girişini stajyerlere ve BT departmanlarına bıraktı. Altyapıyı blok zincirine taşıdığınızda bu ortadan kalkmaz; eğer bir problem olursa, durum daha da kötüleşecek ve düzeltilmesi milyonlara mal olacak. “
Bu nedenle Hawn, kilit oyuncuların tek bir şirkete bakmaktan ziyade genel olarak blockchain çözümlerinin arkasında birleşmesinin önemli olduğunu vurguluyor.
“Bunun gibi bir değişim, bu sorunu sihirli bir şekilde çözecek ve bir gecede yeni bir sistem kuracak Steve Jobs benzeri bir figür tarafından başarılmayacak,” diyor. “Bu, yeni bir müzik endüstrisinin tuğlalarını, harçlarını ve tesisatını döşemekle ilgili.”
Hawn, müzik meta verilerini toplayan kar amacı gütmeyen bir açık ansiklopedi olan MusicBrainz için daha fazla destek ve lisanslama verileri için açık bir platform olan Open Music Initiative’in müzik endüstrisinde şu anda mevcut olan veri boşluklarını kapatmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyor.
Blockchain, muhtemelen sektörü rahatsız eden tüm problemler için her derde deva değil, ancak mevcut çıkmazdan bir çıkış yolu vaat ediyor ve tüm topluluğu bir araya getirebilecek ve amatör şarkıcılardan, süperstarlara kadar herkese fırsat sunuyor.
Blockchain, sanatçıların paralarının nereden ve nasıl geldiğini anlamalarına yardımcı olabilir. Bir sanatçının tüm gelir akışlarını (ürün, tur, lisanslama, yayın telif ücretleri, performans telif ücretleri) otomatik olarak güncelleyen düzenli bir şekilde organize edilmiş bir portal hayal edin. Müzik eserlerinin çoklu mülkiyetindeki karmaşıklıklar sayesinde bu sistem şu anda mevcut değil. Ancak, blok zincirinin benimsenmesiyle birlikte yeni çözümler geliştirilebilir. Imogen Heap’in dediği gibi, mesele şu ki, “Kaynak olarak sanatçılar kendi ekosistemlerinin merkezinde yaşayabilecekler.”

Kaynaklar:
1https://venturebeat.com/2017/01/07/blockchain-could-completely-transform-the-music-industry/
2https://www.rollingstone.com/pro/features/music-crypto-blockchain-nfts-guide-1116327/
3https://medium.com/s/welcome-to-blockchain/what-could-blockchain-do-for-music-4f60220e9709
4https://mynft.blog/2021/03/13/nft-non-fungible-token-nedir/
5https://ujomusic.com/
6https://open-music.org/

CarbonDrop Projesi Nedir?

Carbon Drop, iklim değişikliği problemine karşı sanatçı, STK, şirket ve platformları bir araya getiriyor.

Son zamanlarda popülerliği artan NFT, Cryptoart teknolojisinin daha çok konuşulan avantajlarının yanı sıra bu sürecin gündeme gelmeyen yönleri de bir hayli fazla. Blockchain teknolojisinin ekosisteme verdiği zararı minimize etmek ve bu konuda farkındalık oluşturmak amacı ile Social Alpha Foundation aralarında Refik Anadol‘unda bulunduğu 8 sanatçının NFT eserlerini müzayede de açık artırmaya sunacak.

RNDR‘nin desteğiyle ve Nifty Gateway tarafından eserlerin satışından elde gelirler, ABD merkezli kar amacı gütmeyen araştırma ve dağıtım kuruluşu olan Open Earth Foundation‘a bağışlanacak. Ekosistemin sürdürülebilir yönetimi için şeffaf bir fon oluşturulacak.

NFT basımından kaynaklanan emisyonları telafi etmek için her benzersiz karbon ayak izi biricik olan sanat eserine sabitlenmiştir. Sanatçılar, pozitif iklim etkisi yaratmak için tarihteki NFT ayak izlerini dengelemeyi taahhüt edecekler.

CarbonDrop Projesine davet edilen NFT sanatçıları:

20 Mart 2021 tarihinde sanatçıların eserleri Nifty Gateway platformundan takip edilebilecek.

Refik Anadol, Machine Hallucination: Last Memory

Refik Anadol Nifty Gateway Profili

Beeple

Beeple Nifty Gateway Profili

Gmunk

Gmunk Nifty Gateway Profili

Sara Ludy

Sara Ludy Web Sitesi

Kyle Gordon

Kyle Gorden Web Sitesi

Andres Reisinger

Andres Reisinger Nifty Gateway Profili

Mieke Marple

Mieke Marple Web Sitesi

Fvckrender

Fvckrender Nifty Gateway Profili

NFT ve Crypto Sanatın Enerji Tüketimi ve İklim Değişikliğine Etkisi

CryptoArt ve NFT’lerin iklim üzerinde ciddi deredece olumsuz bir etkisi var. Bir Proof-of-Work mutabakat protokolü kullanan blockchain ağlarındaki her işlem, iklim değişikliğinin kaynağı olan sera gazı emisyonlarıyla bağlantılı olarak önemli miktarda elektrik tüketir. Bir açık artırma için NFT’lerin basılması, tek işlemleri 50 kWh’ye kadar elektrik gerektirebilen (büyük bir evin 2 günde tükettiği bir miktar) Ethereum ağı kullanılarak yapılır. Tek bir ETH işleminin kesin olarak karbon ayak izini hesaplamak zor. Fakat Carbon.fyi platformunu kullanarak NFT ile üretilen her bir eserin yaklaşık olarak kullandığı enerji miktarlarını ve bu miktarın günlük hayattaki karşılıklarını görebilirsiniz.
Bir örnekle açıklamak gerekirse, aşağıdaki görselin NFT olarak basılması, pazaryerinde satışı için harcanan enerji miktarı yaklaşık 200 kWh, CO2 emisyonu ise 117 kgCo2. Bu enerji miktarı bir dairenin yaklaşık 3 haftalık enerji tüketimine, bir aracın 500 km yol gitmesine, bir laptopun 1.5 yılda harcadığı enerjiye eşit. Son günlerde binlerce, belki milyonlarca üretilen NFT eserinin basımı, satışı için harcanan enerjinin büyüklüğünü hayal etmesi bile zor. Seth Godin, bu sürecin bedelini hepimizin ömürboyu ödeyeceğini söylüyor.

Ethereum sisteminin geçtiği Proof-of-Stake, sistemin karbon ayak izini önemli ölçüde azaltacağı düşünülüyor. Fakat iki protokolün de (Proof of Work – Proof of Stake) avantajları ve dezavantajları mevcut. Proof of Work (PoW) ve Proof of Stake (PoS) hakkında detaylı bilgi edinmek için yazıyı okuyabilirsiniz.

Blokzinciri bütünüyle teknik bir görünüme sahip olabilir ama internete benzer şekilde sosyoteknik bir yapısı da var. İnsanlar bu teknolojinin performansı için büyük öneme sahip.


Kaynak:

  1. https://www.carbondrop.art/
  2. https://www.openfoundation.earth/
  3. https://www.socialalphafoundation.org/
  4. https://carbon.fyi/
  5. https://unfccc.int/process-and-meetings/the-paris-agreement/the-paris-agreement
  6. https://seths.blog/2021/03/nfts-are-a-dangerous-trap/
  7. Blokzinciri ve Yeni Güven Mimarisi, Kevin Werbach
  8. https://thedefiant.io/people-are-outraged-about-nft-energy-consumption/

Proof of Work ve Proof of Stake Nedir?

Her blockchainin bir fikir birliği mekanizması bulunur. Bu sayede yapılan ve blockchainde kaydı tutulan her işlemin geçerli olduğu bütün node’lar tarafından kabul edilir. En çok kullanılan anlaşma mekanizmaları PoW ve PoS’tir. Bu sistemlere protokol ya da algoritma da denilir.

Proof of Work (PoW)

Proof of Work, 90’lı yıllarda ortaya atılmış ve Bitcoin ile popüler olmuş bir doğrulama yöntemidir. Türkçe’ye iş kanıtı mutabakatı-anlaşması olarak çevrilebilir. Bitcoin sisteminin de kullandığı PoW algoritması bir şifreleme işlemini çözmek için tüm düğümlerin işlemleri gerçekleştirmesi ve doğrulaması üzerine kuruludur. Blockchain zincirine her yeni bir bloğun eklenmesi ancak zincire dahil bütün blokların bu değeri onaylaması ile gerçekleşir. Doğrulama gerçekleştikten sonra matematiksel işlemin çözümünü yani şifreyi bulan ilk kişi işlem ücreti ile ödüllendirilir ve blok zincire dahil edilir. Blok sayısı arttıkça rekabet arttığı için kullanıcılar daha fazla güce ve elektriğe ihtiyaç duyarlar. Proof of Work’te bilgi işlem gücünüz ne kadar yüksekse, bir sonraki bloğu elde etmenizin olasılığı daha yüksek. Bu da insanları otomatik olarak güçlerini birleştirmeye itiyor ve ortaya madencilik havuzları çıkıyor. Sonunda da elde edilen geliri harcadıkları enerji oranında paylaşıyorlar. Fakat tehlikeli görülebilecek bu oluşumlar Blockchain’in merkezi olmayan felsefesine aykırı olarak görülüyor.

Proof of Stake (PoS)

Proof of Stake, 2011’de Bitcoin Forum kullanıcısı Quantummechanic tarafından yeni bir sözleşme türü olan Proof of Stake önerildi. PoW’da sisteme dahil olan herkesin birbiriyle rekabet etmesi daha fazla enerji gerektireceği için savurgan bir sistem olarak değerlendiriyor. Proof of Stake’te, Proof of Work’un aksine rastgele kullanıcılar seçilir ve bu kullanıcılar arasında bir ağ oluşturulur. Bu sistemde “Madenciler”(Minors) yerine “Doğrulayıcılar” (Validators) vardır. Sistemde “Doğrulayıcı” olmak için bir depozito vermeniz gerekiyor. Teminat miktarınız ne kadar yüksekse, ağa seçilme olasılığınız o oranda artıyor. Eğer bir kullanıcı 100 dolar diğeri 1000 dolar teminat verirse 2. kullanıcının seçilme olasılığı 10 kat daha fazla oluyor. İlk bakıldığında bu durum zengin insanları daha fazla destekliyor gibi görünüyor. Daha adil olduğu düşünülen PoW benimsenirse zenginler ölçek etkisinin getirdiği maliyet avantajından faydalanabilirler.

Yani belirli bir noktadan sonra bir bloğun eklenme maliyeti çok daha artacağı için fazla parası olan her durumda avantajlı konuma geçecek. PoS’da eğer doğrulayıcı yasadışı işlemlerin bloğa dahil edilmesine izin verirse, depozitonun bir kısmını kaybedecektir. Depozito alınan işlem ücretinden fazla olduğu sürece sistem için bir tehdit oluşturmuyor. Depozito işlem ücretlerinin toplamından daha büyük olduğu sürece, hile yapmak mantıklı olmuyor çünkü kayıp daha fazla olacaktır. Bir ağ artık doğrulayıcı olmadığında depozito ve elde edilen tüm işlem ücretlerini bir süre sonra geri alır. Hile sonradan farkedilirse sistem hile yapanı cezalandırma yetkisine sahiptir.

PoW Blokchain’in Ademi merkeziyetçi (Decentralized) felsefesine aykırı maden havuzları ile birlikte merkezileşme tehlikesiyle karşı karşıya. Şu anda bu maden havuzları Bitcoin bilgi işlem gücünün büyük bir yüzdesini kontrol ediyor. Madencilik havuzları birleştiği zaman bilgi işlem gücünün yüzde ellisinden fazla ediyor. Ve bu da hileli işlem yapmalarına olanak sağlıyor. PoS’un başka bir avantajı da kullanıcılar arasında ağ kurma maliyetidir. PoS düğümleri PoW düğümlerinden çok daha ucuzdur. Pahalı madencelik makinelerine ihtiyacınız olmadığından PoS daha fazla kişiyi düğüm kurma işine katılmaya teşvik eder.

PoS’un en büyük dezavantajı, eğer tokenlerin yüzde 51’inden fazlasına sahip olan kişi hileli işlemlere izin verebiliyor. Eğer yüzde 51’lik orana sahip olup sisteme saldırmak istiyorsanız şu anki toplam işlem hacmine göre en az 79 milyar dolara ihtiyacınız var. PoS mekanizmasına karşı bu tarz saldırıların olasılığı PoW’a göre daha düşüktür.


Kısacası PoS’un riskleri daha fazla ve bu alanda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. PoS herkesin sürece katılmasını engelleyerek daha az enerji tüketen bir hesaplama süreci olarak özetlenebilir.


Kaynak:

  1. https://link.springer.com/content/pdf/10.1007%2F3-540-48071-4_10.pdf
  2. https://www.youtube.com/watch?v=M3EFi_POhps&ab_channel=SimplyExplained
  3. https://www.icrypex.com/tr/blog/proof-of-work-ve-proof-of-stake-nedir
  4. https://medium.com/@bitcicom/pow-proof-of-work-nedir-9edaed2fd3ee
  5. https://www.mediaclick.com.tr/tr/blog/crypto-coinlerin-pazar-paylari-ve-hacimleri#:~:text=%C5%9Eu%20anda%20bitcoin%20pazar%20pay%C4%B1%20yakla%C5%9F%C4%B1k%20%45%20civar%C4%B1ndad%C4%B1r.
  6. https://medium.com/@bitcoinkralicesi/fikir-birli%C4%9Fi-mekanizmalar%C4%B1-pow-ve-pos-ea7f865503f1

Türkiye’den ve Dünya’dan Crypto Sanat Üreticileri

NFT yani Non-Fungible Token son günlerde insanların dikkatini çeken, blockchain teknolojisinin parçalarından biri. Blockchain üzerinden kriptolanan bu tokenların en önemli özelliği biricik ve değiştirilemez oluşları. Geçen günlerde Christie’s üzerinden satışa sunulan bir Jpeg resmin 69 milyon dolara alıcı bulmasından sonra NFT dijital dünyada daha da görünür hale gelmeye başladı. Birçok sanatçı/içerik üreticisi eserlerini NFT olarak basıp, pazar yerlerinde satışa sunmaya başladılar. Senelerdir üretmeye devam eden sanatçılardan bazıları da NFT alanında kendilerine yer buldular. Dünya genelinde NFT ile en çok gelir elde eden üreticilerin anlık listesini cryptoart.io platformu üzerinden anlık olarak takip edebilirsiniz.

Murat Pak

Analiz platformu olarak bilinen CryptoArt.io‘nun açıkladığı verilere göre en çok gelir elde eden üreticilerden biri olan Türk sanatçı aynı zamanda takipçilerinin beğenilerine göre neyin popüler olacağını öngörerek onları etkileyebilecek paylaşımlar yapan bir bot hesap olarak adlandırdığı Archillect‘in kurucusudur.

NFT koleksiyoncuları bir Jpeg, png, mp4 ya da GIF gibi medya dosyaları satın almıyorlar, zira bir Jpeg alsalar hiçbir değeri olmazdı. Pak burada insanların satın aldığı ve biriktirdiği, cüzdanlarına soktuğu şeyin bir token olduğunu belirtiyor. “NFT yatırımcıların büyük çoğunluğu sanat sevdikleri için değil, üreticinin değerli olduğuna inandıkları için o kişi tarafından üretilen token’ları satın alırlar.”

Bir röportajında ‘kripto para sanatçısı’ tercümesinin yanlış olduğunu ve “kripto üreticisi”ni tercih ettiğini belirtiyor.

“Ben sanatçıyım” dediğimiz anda yaptığımız şeyin ne derece sanat olduğunu, bunun kime göre, ne zaman sanatlaştığını ya da geçerli olup olmadığını tartışmak gerekiyor.

Murat Pak’ın Twitter, ve Foundation hesaplarına buradan ulaşabilirsiniz.

Tarık Tolunay

Çizim hayatına 90’lı yıllarda Gırgır’da başlayan Tarık Tolunay’ı 2010 yılında başladığı; hikayelerle birleşmiş, yaşayan panoramik İstanbul çizimlerinden oluşan Fractal İstanbul’dan biliyoruz. Yılların emeğini NFT dünyasına taşıyan Tolunay, Türkiye’de Rarible üzerinden eserlerini satışa çıkaran ilk sanatçılardan birisi.

Dijital eserlerinin yanı sıra Shopier üzerinden fiziki ürünlerini alıcılarına ulaştıran Tarık Tolunay NFT dünyasında popülerliğini artırmaya devam ediyor. 8 aylık pandemi sürecinde günde yaklaşık 18 saat çalışarak ortaya çıkardığı Fractal İstanbul Pandemi’nin Foundation’da yer alan tek kopyası yaklaşık 36 bin dolara yani 20 ETH’a alıcı buldu. Tarık Tolunay’ın zamansız olarak tanımladığı çizimlerinin hikayesine göz atmakta fayda var.

Tarık Tolunay’ın TwitterRarible ve Foundation hesaplarına buradan ulaşabilirsiniz.

Refik Anadol

Kent çizeri Tarık Tolunay‘ın hatırlatması üzerine yapay zeka ile veriyi sanata dönüştüren Refik Anadol’u olması gereken listeye ekliyoruz.

Winklevoss ikizlerine ait, Blockchain tabanlı sanat eserlerinin yer aldığı Nifty Gateway’de eserlerini listeleyen Anadol büyük ilgi gördü.

Günümüz dünya düzeninde, gündelik hayatta etkisini hissettiren dijitalleşme olgusu, sanat alanında da kendisini önemli bir şekilde gösterirken bu alanın dünyada öncülerinden olan Anadol NFT alanında daha çok eser üreteceğini belirtiyor.

Refik Anadol’un Twitter, InstagramNifty Gateway hesabına ve web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

Barış Gürsel

20 senedir görsel efekt, animasyon ve hareketli grafik tasarımı alanlarında üretim yapan Barış Gürsel de NFT dünyasında yerini aldı.
Gürsel bir röportajında NFT ile ilgili olarak şunları dile getirmiş,

Sanatçı olarak eserlerini Instagram platformunda paylaşıyor ve orayı bir sergi olarak kullanıyordu. Paylaşımları karşılığında aldığı şey ise “like” oluyordu ve geliri Instagram kazanıyordu. NFT’yi instagramın yerini almış bir şey olarak düşünmek lazım. NFT dijital sanatın para birimi olacaktır.Gürsel, “NFT gibi bir şeyi koleksiyon olarak almak istiyorsan sanata ilgi duymak, ürünün ya da sanat eserinin çekici gelmesi gerekiyor. Eğer bunun ne işe yarayacağını düşünüyorsan mesela duvara astığın resim ne işe yarıyor ki zaten? Bunlar farklı kavramsal içerikleri olan şeyler.” diyor. Gürsel, “NFT’lere baktığımızda %5’i kadarı gerçekten sanatçı eli değmiş kadar iyi eserlerden oluşuyor. Tasarımcı gözüyle bakınca çok kötü işler olduğunu da görebiliyorsunuz ve bunlar sizin koyduğunuz eserden daha yüksek fiyata satılıyor.” şeklinde bir yorum yaptı. Barış Bey, NFT’lerin pul koleksiyonu yapmaya benzer olduğunu düşünüyor.

Barış Gürsel’in TwitterRarible hesabına ve web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.

Berk Özdemir

Birçok alanda üretim yapan Berk Özdemir dijital ortamlarda oluşturduğu müzikleri ile öne çıkıyor.

Berk Özdemir’in TwitterRarible ve web sitesine buradan ulaşabilirsiniz


  1. https://t24.com.tr/yazarlar/berna-abik/milyon-dolarlik-turkiyeli-crypto-artist-pak-anlatiyor-elon-musk-hesabimi-takibe-almakta-gec-bile-kaldi,30063
  2. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-54633817
  3. https://bigumigu.com/haber/tarik-tolunayin-illustratif-haritalar-serisinin-ucuncu-etabi-fractal-istanbul-pandemi/
  4. https://bigumigu.com/haber/fractal-istanbulun-nft-yolculugu/
  5. https://mediacat.com/fircam-ezilenden-yana-taraflidir/
  6. https://niftygateway.com/collections/refikanadol
  7. https://www.artfulliving.com.tr/sanat/refik-anadol-ile-piksel-piksel-yeni-medya-i-6610
  8. https://refikanadol.com/
  9. https://koinbulteni.com/nft-sanatcisi-baris-gursel-nftler-dijital-sanatin-para-birimi-olacak-95891.html

NFT Devrimi yoksa NFT Devri mi ?

Yazıya ünlü bir hikaye ile başlamak istiyorum. Zamanında köpek sahibi bir adam, köpeğini 10 bin dolar’a satışa çıkarmış. Fakat peşin olarak bu kadar yüklü bir para vermek isteyen çıkmamış ve günün sonunda daha fazla bekleyememiş ve 10 bin dolar nakit para yerine iki tane 5 bin dolarlık kedi ile takas etmiş.  Nesnelere yüklediğimiz anlam mı değişti yoksa takas yöntemi mi? Zaman bunun en somut cevabını verecektir.

Non-Fungible Token (Değiştirilemez Token) artık hayatımıza girmiş bulunmakta. Diğer kripto paralar bundan nasıl etkilendi? Özellikle piyasadaki ETH merkezli kripto paralara etkisi gözle görülür şekilde arttı.

Ocak ayından itibaren ivmeli bir yükseliş yaşayan Ethereum ve dolayısıyla ETH ağlarını kullanan NFT teknolojisi 2021 yılında adından daha da fazla söz ettirecek gibi duruyor.

Daha önce Aralık 2018 tarihinde Bitcoin (BTC) için vadeli işlem sözleşmelerini piyasaya süren CME, Bitcoin için vadeli işlem sözleşmelerinin alım satıma açılması ile Bitcoin fiyatını 20.000 Dolar’dan yavaş yavaş 3.500 Dolar’a kadar gerilemesine sebep olmuştu. 8 Şubat 2021 yılında ETH için de aynı dönüm noktasına girildi. ETH tarafında, Bitcoin’in aksine fiyatında ve işlem hacminde artış görüldü. ETH ağındaki bu duruş , piyasaya daha özgüvenli geri dönmesini sağladı. 

Dönüşünü NFT rüzgarı ile yapan ETH, değiştirilemez token mantalitesi ile eserlerin değerini tekrar sorgulattı. Bu kervana öncelikle sanatçıların büyük ilgisi olsa da Twitter Ceo’su Jack Dorsey attığı tweetini çoktan NFT teknolojisi ile kripto değere dönüştürdü. ETH, NFT teknolojisini de kullanarak  hizmet ettiği alanının sadece ticaret  ve  ekonomik değil aynı zamanda sanat, sosyal medya ve hayatın içinden parçalar ile süslediğini göstermiş oldu.


Kaynak:
1. https://tr.tradingview.com/symbols/CRYPTOCAP-ETH/
2. https://twitter.com/jack/status/20
2. https://twitter.com/PeterSchiff/status/1370461244604440578

NFT Bir Tuzak mı?

Son dönemlerde daha da popüler hale gelen NFT (Non-fungible token) hakkında olumlu veya olumsuz bir çok yorum yapılıyor. 1

Pazarlama ve reklam dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan Seth Godin de kişisel blogunda NFT (Non-Fungible Token) ile alakalı bir yazı yayınladı.2

NFT’ler yani değiştirilemez tokenlar da çoğu tuzak gibi başta gizemli ve çekici görünüyor. Popülerliğinin artmasıyla çekiciliği de artıyor. Bir NFT, dijital bir hazine, bir durum sembolü ve görünür bir değer öğesidir. Bir Pokemon kartı, orijinal bir Picasso çizimi veya 1955’ten bir Disney animasyon filminin gerçek çerçevesi gibi, NFT’ler de dijitalleşen dünyada tek ve değiştirilemez gerçekliğin bir parçası olarak tasarlanıyor.


Bu “şey”e ya sahipsin ya da değilsin.

Kaynak: https://www.beckett.com/news/world-record-price-for-t206-honus-wagner-baseball-card-3-million-and-counting/

Durumu daha net anlamak için bir örnekle açıklayalım. Amerikan İç Savaşı öncesi ve sonrasındaki dönemde, beyzbol Amerika Birleşik Devletleri’nde giderek popüler bir spor haline geldi. 1840-1867 yılları arasındaki bu dönemde ilkel basım teknikleri ile bazı beyzbol temalı resimli kartlar basıldı ve 1870-1890 yılları arasında beyzbol kartları ticari reklam malzemesi olarak yoğun olarak kullanıldı. 1880’lerin ortalarından itibaren sigara üreticileri müşteri kitlesi olan erkekler arasında oldukça popüler hale gelmiş olan beyzbol ve beyzbol kartlarını reklam amaçlı kullanmaya başlandı. Çocuklar sigara satan dükkanların önünde atılacak beyzbol kartlarını toplamak için bekler hale geldiler. Amerikan tütün şirketi ATC nin 1909-1911 yılları arasında bastığı t206 serisi kartlardan tüm zamanların en iyi oyuncularından biri olarak kabul edilen Honus Wagner’e ait kart en değerli beyzbol kartı olmuştur.3 Honus Wagner çocukların beyzbol kartı için sigara almalarını istemediği için Wagner kartı basımı durdurulmuş. Bu dönemde 200’den az Wagner kartı basılmış. En son 3.2 Milyon Dolar’a alıcı bulan kartlardan biri 1996’da 640 Bin Dolar’a Christie’s‘de açık artırma ile satılmıştı. Hatırlarsanız 11 Mart 2021 günü Christie’s NFT ile şifrelenmiş bir JPEG resmi 640 Milyon Dolar’a satmıştı. 4
Özetle bir Honus Wagner kartına sahip olmak, Honus Wagner’e sahip olduğunuz anlamına gelmez. Bu yöntem ticari kart endüstrisinin iş modelinin bir parçasıydı. Milyarlarca kart basarsınız, çoğu yok olur, bazı çaylak oyuncular ünlü olur kartların değeri artar. Honus Wagner kartları üzerine yazılmış bir yazıya linkten ulaşabilirsiniz.5

Kaynak: https://qz.com/quartzy/1643408/who-was-mona-lisa-why-da-vincis-masterpiece-still-fascinates/


Şimdi bir yağlı boya tabloyu düşünün. Uzun zaman önce çalındı veya başka nedenlerle ünlendi. Bir şekilde Mona Lisa’ya sahip olsaydınız, bu tabloda tasvir edilen kadına veya DaVinci’nin herhangi bir parçasına sahip olduğunuz anlamına gelmiyor olacaktı, bu basitçe başkalarının da sahip olmak isteyeceği bir tuvale sahip olduğunuz anlamına gelirdi. İnsanlar gün boyu sana para ödemeden Mona Lisa’nın resimlerine bakabilirler, çünkü sen sadece orijinaline sahipsin, fikre değil …Ama tablonun duvarınızda asılı olması size bir his verir ve diğer insanlara onun sahibi olduğunuzu söylemek size biraz daha farklı bir his verir.

Sanat örneği hakkında iki önemli konu: Paha biçilmez sanat eserlerine sahip olmanın üç bin yıllık bir kültürel tarihi var. Çoğu insan, orijinal bir Rothko’nun yüksek statülü lüks bir eser olduğunu anlar.
Neredeyse tüm resimler nakit olarak değersizdir. Galeri satışlarında milyonlarca dolara değil küçük rakamlara satılıyorlar ve orijinal sanat eserleri her gün satılmıyor.

Öyleyse NFT nedir?

Dijital bir jetondur (bir Bitcoin’in dijital bir jeton olması gibi), Honus Wagner gibi, yalnızca bir tane vardır. Bu simgelerden biri başka bir şeye (bir basketbol şutunun videosu, bir yağlı boya tablo, hatta bu blog gönderisi) atıfta bulunabilir, ancak bu o şey değildir. Sadece, onu tek olmasını sağlayan kişi tarafından yetkilendirilmiş bir jetondur. (NBA video kliplerinde oluşturduğu NFT’lerini 200 Milyon Dolar’dan fazlasına sattı)…6

Kaynak: https://www.cnbc.com/2021/02/28/230-million-dollars-spent-on-nba-top-shot.html

Peki tuzak?

Kreatörler, oluşturdukları “şey” için ödeme almanın bir yolu olarak NFT’leri basmak için acele edebilir. İcat etmesi ve satması nispeten karmaşık olan alternatif dijital para birimlerinin aksine, NFT’yi “basmak” son zamanlarda çok kolay hale geldi. Örneğin, bu blogdaki her bir gönderi bir jetona dönüştürebilir ve bunlar açık pazarda satılabilir.

İçerik üreticileri, NFT’yi takip etmeye ne kadar çok zaman ayırırsa, kıtlık görüntüsü yaratmaya ve insanları jetonlarının değerinin artacağına inanmaya zorlamak için bir o kadar daha zaman harcayacaklar. İçeriklerinden ziyade dijital belirteçlerin destekleyicileri olacaklar. Gerçek sanat eserlerinden farklı olarak, NFT’ler genellikle kendi başlarına estetik açıdan bir şey ifade etmeyebilir, sadece var olan bir şeyi temsil ederler.

NFT alıcıları, tedarikte bir sınır olduğu gerçeğine inanmak istemeyebilir, Beyzbol kartları söz konusu olduğunda, yıl içerisinde ünlenme ihtimali olan bir sürü çaylak vardır. Sanat söz konusu olduğunda ise, Sotheby’s’de sınırlı sayıda ünlü tablo ve sınırlı miktarda raf alanı vardır. NFT’ler daha çok Kindle kitapları ve YouTube videoları gibi olacak gibi görünüyor. Seth Godin NFT çılgınlığını üzerinden “balon” yazan, şeffaf olmayan bir koşuşturma olarak tanımlıyor.

Geri kalanlarımız ise bu sürecin bedelini uzun süre ödeyecek. NFT’nin üretimi ve ticareti için şaşırtıcı miktarda elektrik kullanılıyor. Christie’nin veya Basel Sanat Fuarı’nın işlevini yerine getirmesi için devasa bir enerji santrali inşa ettiğinizi hayal edin. Boşa harcanan güç miktarı, popülerlikleri ve değerleri ile orantılı olarak artacaktır.

Bu süreç çok az şey yaratan ve zaman geçtikçe daha az verimli ve daha pahalı hale gelen bir israftır. Çoğu teknolojik yenilik için bu durumun tersi söz konusudur.

Bu, süregelen değerde çok az şey yaratan ve zaman geçtikçe daha az verimli ve daha pahalı hale gelen bir israftır.7 Çoğu teknolojik yenilik için bunun tersi doğrudur. Aşağıdaki görselden herhangi bir NFT’nin üretimi ve ticareti için için gereken enerji miktarını ve eşdeğer tüketimleri görebilirsiniz.

Kaynak: https://thedefiant.io/people-are-outraged-about-nft-energy-consumption/

O halde buradaki tuzak, içerik üreticilerinin üretmeye bağımlı hale gelmesidir. Alıcılar ise fiyat yükseltmeye bağımlı hale gelirler ve öylece bırakamazlar. Böylelikle yaratıcılar ve alıcılar, sığ dijital belirteçler oluşturmaktan başka işe yaramayan ve çok büyük miktarda enerji tüketen, bir sistemle ilişkili hale gelirler. Bu sürecin maliyetini ömür boyu ödeyeceğiz.


  1. https://mynft.blog/2021/03/13/nft-non-fungible-token-nedir/
  2. https://www.sethgodin.com/
  3. https://www.wikiwand.com/en/T206_Honus_Wagner
  4. https://mynft.blog/2021/03/14/69-300-000a-satilan-jpeg-resim/
  5. https://www.hayretedeceksin.com/beyzbol-kartlarinin-inanilmaz-oykusu/
  6. https://www.cnbc.com/2021/02/28/230-million-dollars-spent-on-nba-top-shot.html
  7. https://everestpipkin.medium.com/but-the-environmental-issues-with-cryptoart-1128ef72e6a3
    Kaynak: https://seths.blog/2021/03/nfts-are-a-dangerous-trap/

$ 69.300.000’a Satılan Jpeg Resim!

1981 doğumlu Beeple adında gerçek adı Mike Winkelmann olan bir sanatçı 2007-2020 yılları arasında çizdiği resimleri dijital bir eser haline getirerek $ 69.300.000’a sattı.

Peki nasıl oluyor da bir jpeg resim 69.300.000 Dolar’a satılabiliyor. Sanat, tasarım ve teknoloji alanlarında içerik üreten Barış Özcan da bu konuyla alakalı bir video yayınladı.

2169×2169 pixel boyutundaki bu resim farklı küçük resimlerden oluşuyor. 13,5 yıl boyunca her gün çizileni resimlerin bir araya getirilerek oluşturulan dijital eserin adı “Everdays: The First 5000 Days”

Everydays: The First 5000 Days, Beeple (b.1981)

Görsellerin her birine internet üzerinden ulaşabilirsiniz. Sanatçının web sitesinden parça parça eserlere ulaşabilirsiniz. Kısacası aynı görseller internette bedavaya ulaşabilmeniz mümkün. Sanatçının yıl sonunda çıkacak kitabı ile eserlerine en fazla 65 dolara sahip olacakken neden bu görsele 1 milyon katından fazla para ödeniyor. Aynı şey Mona Lisa tablosu içinde geçerli. Hakkında yazılmış onlarca kitap, onlarca kaynağa uygun fiyatlarla ulaşabiliyoruz. Ama Mona Lisa tablosunun orijinalini almaya kalkışsak ne kadar öderdik? Çok daha fazlasını. Buradaki değer tablonun kopyalarında değil. Asıl değer az olanda, orijinal versiyonunda. Az bulunan pulları, koleksiyonları, eserleri düşünün. Bu benzetmeyi günümüze taşırsak, artık değerli olan şeylere dijital varlıklar da eklendi. Bir tablonun illa yağlı boya ile tuval üzerine yapılması gerekmiyor. Dijital ortamlarda da sanat eserleri üretilebilir fakat bu tür eserlerin dijital olarak kopyalanması çok daha kolay.

Eğer bu kopyalanmanın önüne geçecek bir yöntem olsaydı, ilk olan daha değerli olurdu. Kripto paraların üretildiği teknoloji ile sanat eserlerinin özgünlüğü artık NFT(Non-fungible Token) ile tescil edilebilir hale geliyor. Bu yöntemin diğer kripto paralardan farkı ise ikame edilemiyor oluşu. Önemli müzayede kurumlarından Christie’s de 11 Mart 2021 de yapılan açık artırmada satılan bu eser kripto para teknojisi ile tescillenerek, dijital para ile satıldı.

Her ne kadar eserin hala çok pahalı olduğunu söyleyenler olsa da aynı şey ilk çıktığı dönemler de Bitcoin için de söyleniyordu. Tarihte ilk kez 13,5 yılda yapılan eser, tarihte ilk kez kripto teknolojisi ile tescillenerek yine tarihte ilk kez kripto para ile satıldı. Barış Özcan sadece bu hikayenin bile başlı başına değerli olduğunu söylüyor.

Kaynak:
1https://www.youtube.com/watch?v=Du81IHS8gNU&ab_channel=Bar%C4%B1%C5%9F%C3%96zcan
2https://onlineonly.christies.com/s/beeple-first-5000-days/beeple-b-1981-1/112924
3https://www.beeple-crap.com/

NFT ile Neler Yapılıyor?

Aynı zamanda “nifties” olarak da bilinen Non-Fungible Token‘lar (NFT’ler) oyun, sanat ve lüks malların kökenini sigortalayan benzersiz, bölünemez ve kanıtlanabilir sınırlı dijital varlıklardır.

Her NFT’nin benzersizliği kendi koduyla kanıtlanabilir ve hiçbir simge başkasıyla değiştirilemez. Bu şekilde, NFT’ler bitcoin veya dolar gibi değiştirilebilir varlıklardan farklıdır. Bir bitcoin her zaman dolaşımdaki diğer herhangi bir bitcoin ile aynıdır ve bu nedenle bitcoin birimleri değiştirilebilir.

Çoğu NFT, CryptoKitties geliştiricileri tarafından oluşturulan Ethereum uyumlu bir kod olan ERC-721 belirteç standardıyla oluşturulmuştur. CryptoKitties ilk kez 2017’de değiştirilemez token teknolojisi ile yaygın bir ün kazandığından beri, NFT endüstrisi önemli ölçüde büyüdü. Şimdi, NFT’leri oyun, koleksiyon ve sanatta bulmak olağandır. NFT’ler, lüks malların kaynağını (sahipliğin tarihsel kaydını) sağlamak için bile kullanılmaktadır. Değiştirilemeyen jetonlar, OpenSea ve Nifty Gateway gibi dijital pazarlarda satın alınabilir, satılabilir ve takas edilebilir.

NFT’leri bugün nerede kullanabileceğinize ve onlarla neler yapabileceğinize ilişkin örnekler:

CryptoKitties Evreni
Oyunlar
Dijital Sanat
Diğer Uygulamalar

Kaynaklar:
1https://www.gemini.com/cryptopedia/how-to-use-nfts-non-fungible-tokens-crypto#section-games
2https://eksisozluk.com/entry/72618677
3https://www.cryptokitties.co/